Samos, Santorini, Symi, Chios… Yaz aylarının popüler destinasyonlarından olan Yunan adaları için her yıl, en azından bir defa ‘48 saatte Samos gezi rehberi’ başlıklı derleme haberler mutlaka çıkar.
Sadece yaz ve Yunanistan ile sınırlı değil elbette bu ‘48 saat’ destinasyonları. Ama sosyal medyada sıklıkla karşımıza çıkan “50 Euroya Yunanistan’da neler yedim, neler içtim a dostlar bir bilseniz” tadındaki videoların da etkisiyle bu rotalar daha da popülerleşti.
Peki bu yaz Yunan adalarından sonra yönünüzü Hatay’a çevirmek ister misiniz? Zira Hataylıların kendilerine yöneltilecek bir “Nasılsınız?” sorusunu duymaya çok ihtiyaçları var. Bunu ben değil, bizzat kendileri söylüyor. Fazla değil, ’48 saat’ kalsanız bile yeterli. Bu kısa vakitte gördüğünüz manzaraları sindirebilmek için önünüzde kocaman bir ömür var.
Geçtiğimiz hafta Ankara Gazeteciler Cemiyeti’nin 9. Köy projesi kapsamında depremin en çok vurduğu yerlerden Hatay, Antakya’ya geri dönme fırsatı yakaladım. ‘Geri dönme’ diyorum, çünkü depremin beşinci gününde yani 10 Şubat’ta T24 ekibi olarak Hatay’a ulaşmış ve depremden etkilenen bölgelerden yayınlar yapmıştık.

Antakya, Haziran 2023 Fotoğraf: Berna Abik, T24
Birçok yıkık dökük duvarın üzerine yazılan ‘Geri dönecez Hatay’ sözünü en azından kendi adıma tutabilme fırsatı yakaladığım için mutluyum.
Bayramın hemen öncesinde uçakla Adana’ya, oradan da yaklaşık 3 buçuk saatlik bir otobüs yolculuğu ile Hatay otogara varıyorum. Üzerine de 15 dakika süren 100 Liralık bir taksi yolculuğu ile dünyanın meşalelerle gece aydınlatması yapılan ilk caddesi olan Kurtuluş Caddesi üzerinde yer alan ve deprem sonrasında ayakta kalmayı başarabilen tek tük yerlerden biri olan Le Reve Otel’e geçiyorum.
Otel çalışanlarından olan bir aile bu sıralar kendileri de orada kalıyor. Evleri yıkılmış. Kendilerine bir konteyner çıkana kadar onlar da otelde hem konaklıyorlar hem de çalışıyorlar.
Otel çalışanlarının oğulları Abdo. Fotoğraf makinemi görünce “Berna Abla benim bir fotoğrafımı çeker misin, Instagram’a koyacağım” dedi. Model zaten yakışıklı, ortam da Zümrüt Stüdyo gibi, bana kalan deklanşöre basmak oldu.
Gölgede 35 derece sıcaklık benim için biraz fazla. Otelin avlusunda oturup biraz serinlemeye çalışırken uzun yıllar Türkiye’de görev yapan emekli Japon diplomat Mitsuru Horiguchi’nin de o sırada Hatay’da olduğunu hatırladım. Emekliliği onun kadar iyi yaşayan birisi ile tanışmadım henüz. Yılın yedi ayını dünyanın çeşitli yerlerine seyahat etmeye ayırıyor ve bunun 2-3 ayı mutlaka Türkiye’de geçiyor.

Japonya’nın eski İstanbul Başkonsolos Vekili ve Japon Dışişleri Bakanlığı diplomatı Mitsuru Horugichi Japonya dağlarında. Bir sohbetimiz sırasında seyahat etmenin/edebilmenin altın kurallarından bahsetmişti; Sağlık, Merak, Zaman, Para, Ailede kaza ve hastalık gibi sorunların olmaması ve Dünyada barış; savaş yerine gidilemez ancak barışın olduğu ülke gezilebilir.
Dünyada en fazla depreme maruz kalan ülkelerden biri olan Japonya’dan birinin Hatay’ı görme arzusu ilginç. Deprem bölgesine yaptığı seyahat sırasında sosyal medyasında Türkçe olarak yazdığı düşüncelerinin birkaçını aşağıda paylaşmak istiyorum…
“Türkiye, Gaziantep seyahati. DEPREM… Dünya’da en çok depremle yaşamayı öğrenmiş bir Japon gözüyle Türkiye’deki olaya bakıldığında akıl almaz durumuyla baş başa kalıyorum. Ancak biz de her zaman ne olacağı belli olmayan bir toprakta yaşayan insanlar olarak Türkiye’deki trajedilerini yakın hissediyoruz. Hissetmeye de devam edeceğiz.”
“Türkiye, Hatay seyahati. Antakya merkezinin haline bakınız… İlk depremde yerle bir olan binaların molozları ve yıkılacak olan binaları… böyle manzarayı hayatta görmedim… Artık yaşanılacak gibi olmadığı için, buranın nüfusu yüzde on’a düşmüş ve aradan dört buçuk ay geçmesine rağmen, hala fazla yapılmış bir şey yok. Arkadaşların yaşadıklarını dinliyorum… içler acısı… Gerçekten inanılır gibi değil… Ne kadar üzüldüm anlatamam…”

Antakya, Haziran 2023
Fotoğraf: Berna Abik, T24
“Türkiye, Hatay seyahati. Antakya’da depremi konuşmak için bir araya gelen arkadaşlarımız. Son derece önemli bilgiler aldım. Onları içtenlikle dinlerken arada bir gözyaşlarımı tutamadım… Japoncada ‘Ölenin ağzı yoktur’ diye atasözü vardır. Yüz binlerce ölülerin yaşarken veya hayatın en son anlarında neler hissettiklerini sadece tahmin edebiliyoruz…”
“Türkiye, Hatay seyahati. Samandağ. Hemen hemen tüm oteller çalışmayınca, daha o gün yeni tanıştığımız arkadaşın evinde misafir oldum. Tabii ki çok güvenilir arkadaşımın referansıyla tanıştırıldığım için. Türk insanın güzel tarafları çok. Ertesi sabahı geç uyanan beni herkes beklemiş sofrada, artık diyecek hiçbir şeyim yok. Türkiye’de misafir olmanın şerefini yaşıyorum.”
Horugichi’nin yukardaki son paylaşımında bahsettiği kişi olan Enes Serkan İflazoğlu ile otelin avlusuna geliyor. Enes, JCI (Junior Chamber International / Genç Lider ve Girişimciler Derneği) Hatay’ın yeni başkanı.
Kâr amacı gütmeyen bu uluslararası sivil toplum kuruluşu bugün dünya üzerinde 105 yılı, Türkiye’de ise 30 yılı aşmış bir geçmişe sahipmiş.
Dernek, 18-40 yaş arasındaki genç aktif vatandaşlardan oluşuyor. Yani 41 yaşına girdiğin anda bu derneğin bir üyesi olamıyorsun. Üyeler arasında inşaat mühendisi de var, göz doktoru da var, öğretmen de var, lojistikle uğraşan da var…
Enes’in gelmesiyle birlikte yaklaşık 40 dakika içinde bir anda avluda dokuz kişi oluyoruz. Meğer o gün ekibin haftalık buluşması varmış. Tabii deprem dışında bir gündemleri kalmamış. Deprem öncesi gerçekleştirmek istedikleri tüm projelerden vazgeçmişler. Ama hiçbir şey yapmasalar bile birbilrerinin yüzünü görmenin iyi geldiğini söylüyorlar.
JCI üyeleri ile otelin avlusunda dertleşirken…
Kiralardan bahsediyorlar… Adana, Mersin, Hatay gibi bölgelerde ev kiraları yıllık alınırmış. Müstakil evlerin kiralarının yıllık 400 -500 bin liralara çıktığını söylediklerinde ağzım açık kalıyor. 2 bin 500 lira olan normal daireler ise 15 bin liraya çıkmış. Yöre insanlarının yaptığı bu fırsatçılığa oldukça öfkeliler.
Kendi ifadeleri ile “5 Şubat’ta herkes kraldı, 6 Şubat’ta hiç kimsenin bir hayatı kalmadı. Tüm şehir o gece çığlık attı ama kimse bizi duymadı.” diyorlar. Seçimle birlikte şehre gelen desteklerin azaldığını ve gözden çıkarıldıklarını söylüyorlar. O yüzden ilk günlerde buraya gelinmesindense şimdi buraya gelip en azından bir “Nasılsınız?” denmesinin çok daha kıymetli olduğunu belirtiyorlar.
Sokaklar çöp kaynıyor. Moloz kaldırmak dışında burada yaşayanların hayatına devam edebilmesi için hiçbir şey yapılmadığından dert yanıyorlar. Neredeyse her yer öylece olduğu gibi duruyor. Yıkım yapılırken su kullanılmadığı için ortaya çıkan asbest, sağlıklarını tehdit ediyor. Hatay Tabip Odası Sevdar Yılmaz’ın aktardığına göre Türkiye’nin bu bölgesinde 15 yıl içinde tek tip kanser patlaması yaşanacak. Sevdar Yılmaz’ın anlattıklarını buradan okuyabilirsiniz.

Antakya, Haziran 2023
Fotoğraf: Berna Abik
Her birinin o gece yaşadığı hikâye farklı, hatta gerçeküstü. Annesini, babasını, kardeşini kaybedenler var… Depremden 10 gün sonra ilk defa duş aldığında gözyaşlarını tutamayanlar var. Onlar Hatay’ı terk etmiyorlar. Buradayız diyorlar ve direniyorlar. Bayramda 250 çocuğa tertemiz misler gibi bayramlıklar hazırlamak üzere ertesi gün dernekte çalışmaya devam ediyorlar. Siz de bu yaz asbest soslu, yılanların, farelerin ve bulaşıcı hastalıkların kol gezdiği Hatay’a bir 48 saatlik tur düşünmez misiniz?