Zeytinburnu uzaylıları

Tek İstanbul, türlü türlü felaketler… James Hakan Dedeoğlu’nun romanı ‘Bunu Biz İstedik istanbul’ ile tanışın.

İstanbul’u vuran beklenmedik bir kar fırtınası sırasında, paralel evrendeki İstanbullardan bir araya gelen sekiz yabancı kendini bir barda bulur.  Karakterlerden her biri İstanbul’un başına gelen farklı felaketin tanığı; insanları yutan mistik bir kilim, birdenbire cinnet getirip birbirini  parçalayanlar, başka gezegenlerden Zeytinburnu’na taşınan uzaylılar… Bant Mag. kurucularından James Hakan Dedeoğlu ile ilk romanı ‘Bunu Biz İstedik  İstanbul’ hakkında konuştuk.

James Hakan Dedeoğlu
Paralel evrendeki İstanbullular türlü türlü doğa üstü felaketler yaşıyorlar. Neden böyle işler açtınız İstanbul’un başına?
Böylesi hikâyeler yazmak çok zevkli olduğu için diyebilirim… Ayrıca şehirdeki değişime ve genel gündeme dair hislerimi, fikirlerimi, özlemlerimi  yansıtabilmem ve paylaşabilmem için de iyi bir tema diye düşündüm.
Sorularının cevabını arayan karakterler ’Babil’ isimli bir barda buluyorlar kendilerini. Babil ismini seçmenizin özel bir sebebi var mı? 
Kitabın geçtiği ana mekanlardan biri olan Babil’i yazarken bir zamanlar Asmalımescit’te bulunan eski Babylon mekanı vardı hep aklımda. Özlediğimiz, sadece bizim için değil, dünya müzik sahnesi için de önemli bir yerdi eski Babylon. Sanırım bilenler hemen anlasın diye, biraz da alenen o ismi verdim.
Zeytinburnu’ndaki uzaylılar benim favori hikâyemdi. Sizin yazarken en biricik bulduğunuz “felaket” hangisi?
Hepsinin yeri ayrı diyerek, çok ortalama bir cevap vereceğim sanırım. Ama en çok Babil’de geçen tüm karakterlerin bir arada olduğu kısmı yazarken eğlendim. Haluk ve Merve’nin hikayesi de bir o kadar eğlenceliydi gerçi; uzaylılar ve Zeytinburnu hikayesi… Öte yandan Sarp ve Emir’in küçüklüğümden referanslarla dolu olması ve yaratık üzerinden taşıdığı metaforlardan ötürü sevdiğim bölümlerden.
Bu hikâyelerin ileride ayrıca tek bir kitap olma ihtimali var mı?
Aralarından sadece Aybüke Hanım hayatına devam edecek gibi gözüküyor. Aybüke Hanım için düşündüğüm ayrı bir kitap serisi var. Kendi çapında bir polisiye roman serisi olarak hayatımıza dönebilir. Bakalım… Tüm dünyanın konuştuğu bir iklim krizi gerçeği var.
Öykülere Gretha Thunberg’ün İstanbul’a geldiği son bir hikâye eklense sonu nasıl biterdi?
Öncelikle Gretha ile dalga geçen ya da ona karşı nefret söyleminde bulunan herkesten tiksindiğimi söyleyeyim. Gretha’nın İstanbul’da olduğu bir öykü nasıl biterdi kim bilir… Muhtemelen içinde asit yağmurları olur, insanlar
eriyerek ölürdü. Gretha da “kendiniz ettiniz kendiniz buldunuz” der giderdi.
Peki, Kanal İstanbul projesi desem…
Çamlıca, Yassıada, Kuzey Ormanları… Umarım bu listeye Kanal İstanbul rotasındaki yerler eklenmez.